Stoik Felsefe ve Trading

%title

Herkese merhaba.

Stoik felsefenin üzerinde durduğu en önemli anlatılardan biri, neyi değiştirebildiğin ve neyi değiştiremediğin arasındaki farkı iyi ayırt etme becerisidir. Bir insan eğer bu beceriye sahipse, değiştiremediği şeyleri tespit etme becerisine de sahiptir ve bu aynı zamanda ona, bunlardan uzaklaşma yeteneği de verir.

Bu yetenekler azımsanacak, küçümsenecek yetenekler değildir çünkü bu yetenekler sizin için, değiştirebilecekleriniz üzerine daha fazla zaman ayırma fırsatı da doğurur. Fırsat maliyetini besler. Sonucunu ne olursa olsun etkileyemeyeceğiniz bir şeyden uzaklaşmak veya en azından onu kafaya takmamak bir süper güçtür ve herkese nasip olmaz. Bunu yaptığınızda, değiştiremeyeceğiniz şeylerle ilgili üzüldüğünüz, bağırıp çağırdığınız, moral bozduğunuz, uğraştığınız ZAMANI korur, biriktirir, bu zamanları alıp değiştirebileceğiniz şeylere ayırırsınız. Bu çift taraflı bir win-win durumudur.  

Eğer bir otobüsün lastiği patladıysa, otobüs şoförüne “neden bunun lastiğini patlatıyorsun kardeşim” diye bağırmak sonucu değiştirmez, çünkü lastik patlamıştır. Eğer Türkiye’de doğmuşsan annene ve babana “beni neden Türkiye’de doğurdunuz” diye isyan etmenin bir anlamı yoktur çünkü doğum işi bitmiş, tamamlanmıştır ve geriye dönük bir şekilde değiştirilemez. Bunları yapmak yerine, bunlara ayrılan zamanı alıp mesela sana araba aldıracak bir yeteneğe ayırabilirsin. Türkiye’de doğduğuna hayıflanmak yerine, buna ayıracağın zamanı alıp, sana global bir pazarda dolarla para kazandıracak bir kariyer oluşturmaya ayırabilirsin, vesaire.

Trading
“Sadece beyninin içindekilere gücün yeter, dışındakilere değil. Bunu anla, güç buradadır” – Marcus Aurelius

Neyse ki, neyin değiştirilebilir, neyin değiştirilemez olduğunu gözlemleme ve değiştirilemez şeylere ÜZÜLMEME, ZAMAN HARCAMAMA yeteneği de diğer on türlü yetenek gibi sonradan kazanılabilir ve geliştirilebilir. O yüzden, genç kardeşim, bu yazıyı okuduğun an bir dur, düşün ve bu konuya zaman ayır. Değiştiremeyeceğin şeyleri kafaya takan, bu uğurda zaman, nefes, efor ve para harcayan bir iflah olmaz mısın, bunları ayırt edip boşa zaman harcamayan, daha efektif şeylere yoğunlaşmayı bilen bir kişi misin?

Bunun cevabı muhtemelen senin sonraki tüm hayatını doğrudan ve olumlu-olumsuz şekilde etkileyecek en önemli cevaptır.

Stoik felsefenin bu anlatısı, hem mikro hem makro düzeyde neredeyse hayattaki mutluluğun anahtarıdır. Hayat şemsiyesi içerisinde kariyer, aile hayatı, evlilik, arkadaşlarla ilişki veya meslek de vardır.

Stoik Felsefenin Trading ile İlişkisi

Bu blogun konusu gereği, Trading işinde de stoik felsefenin bu anlatısı çok çok önemlidir. Beni takip edenler bilir, ben piyasada oluşan fiyat hareketlerinin çoğu zaman bilinemez, tahminlenemez ve öngörülemez olduğunu savunurum. 500 kere çalışan direnç 501. Kere çalışmaz, harika bir bilançoya hisse tabanla tepki verebilir, çok çok önemli bir trend kolayca kırılabilir, harika bir breakout patlayabilir. Şu haliyle fiyat hareketlerinin nasıl davranacağını, terazinin arz veya talep tarafına nasıl bir fil oturacağını ve dengeleri kısa sürede nasıl değiştireceğini bilmek imkansızdır.

O zaman, fiyat hareketlerinin, fiyat davranışlarının bu dalgalanmalarına da hayıflanmak, moral bozmak, bağırmak, çağırmak ve üzülmek mantıklı değildir. Piyasanın içerisinde milyonlarca aktör vardır, piyasa çok çok büyük bir sepettir, siz sepetin en dibinde küçük bir taşsınız, ancak onlarca büyüklükte taş sepetin tamamını kaplamıştır. Her taşı görmek, biçmek, ölçmek, tartmak mümkün değildir. Bazı taşlar vardır, sepetten alındığı an sepetin dengesini diğer tarafa doğru bozar, bazı taşlar sepete girer girmez sepetin ağırlığını iki katına çıkartır. Tüm bu olasılıkları bilmek imkansızdır.

Tüm bu bilgiler ışığında, mevzu aslında Stoik felsefenin o temel anlatısına geliyor. Fiyat hareketlerini değiştiremeyeceğine göre, fiyat hareketlerinin dalgalanmalarına da üzülmemen gerekir. Senin tek yapabileceğin şey, değiştirebileceğin şeylere odaklanmaktır. Burada değiştirebileceğin şeyler senin davranışların, psikolojin, bilgin, giriş çıkış seviyendir. Bunları iyileştirmeye ve geliştirmeye odaklanmalısın. Yeni sistemler tasarlayarak, onları backteste sokmalı, çıkan dataları eskilerle karşılaştırmalı, en iyi olasılıklarla kendine iyi çalışan ve 2-3 Profit Factorlu bir sistem yaratman gerekir. Tek yapabileceğin şey budur.

Girdiğin bir breakoutun feyk çıkması, yükselmesini istediğin bir hissenin yükselmemesi, bilançosu çok iyi gelen bir şirketin tabana oturması, ekonomi çok çok iyi giderken borsaların çökmesi senin etki alanında değildir, senin değiştirebileceğin bir şey değildir, dolayısıyla buna ayırdığın her dakika zulümdür, boşadır, gereksizdir. Senaryo çizmek mantıklı değildir.

Trading’in benim tarafımdan görülen açısı Stoik felsefe ile çok çok fazla yerde uyuşuyor. Bu yazıda çok sevdiğim ve hayatıma adapte etmek ile uğraştığım Stoik bakış açısının Trading pencereme nasıl oturduğunu anlatmaya çalıştım. Biraz yalap şalap bir yazı olmuş olabilir, çünkü aklıma gelen tek bir cümleden yola çıkıp doğal bir akış ile hızlıca yazıyorum bu tür yazıları, çok makyaj yapmıyorum, içimden çıktığı gibi kelimelere döküyorum.

Ancak ana fikir anlaşılmıştır diye umuyorum. Konuyu kapatmadan, size verebileceğim en iyi önerilerden biri, fiyatı tahminlemeye, piyasaya senaryo çizmeye, geleceği görmeye bir dakika bile zamanınızı ayırmayın. Bunu üst üste bilseniz bile şanstır, sürekliliği olan bir şey olmayacaktır, duygusal olarak bağlandığınız tek bir senaryoda bile işler ters gitse tüm kasanızdan olursunuz.

Fiyatı takip etmekten bıkmayın, bırakın o konuşsun, siz dinleyin, o hep birincidir, siz ardından ikinci olmaya çalışın. Bir de, şu yazımı mutlaka okuyun. Ha, bir de, şu yazımı.

Görüşmek üzere.

Yazılarımı Aşağıdaki Butonları Kullanarak Arkadaşlarınızla Paylaşabilirsiniz:

Yazar: Ibrahim Babadagi

Diğer Yazıları

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir