Price Action ve Lucius Annaeus Seneca

%title

Dostlar, herkese merhaba. Yine bir seans arası gevezelik, yine bir sohbet etme isteği, yine bir “naçizane” bilgi paylaşımı zinciri. Eskiden daha sık yapardık, şimdilerde frekansı azaldı, yine de bizim klasiklerimizden, efsanelerimizdendir, adet yerini bulsun, devam edelim.

Size geçmişimden bir hikaye anlatacağım.

Hayatımda önem arz eden iki olgunun çarpıştığı ve bu çarpışmanın beni uzun zamandır gittiğim yoldan daha farklı bir yola soktuğu, bana yeni bir yol çizdiği bir mevzu. ,

Önemli. Toplanın.

Bu çarpışan iki şey, Trading ve Felsefe.

Ne alaka demeyin, okumaya devam edin.

Sanıyorum 2011 veya 2012. Trading’e başladığımın 2. veya 3. yılı. Böyle geçmiş tarihleri artık hatırlamaz hale gelince yaşlandığımı da anlıyorum. Zaman acımasız.

Forex’te uzun süreli scalping ve day traderlık tecrübem devam ediyor o aralar. Parite ve kıymetli madenler/emtialar’da trade ediyorum. Henüz Borsa İstanbul ile de, VİOP ile de, yabancı endeks vadelilerle de tanışmamışım. İşim gücüm Forex.

10-15 pipe trade atıyorum. PİP demek, Forex’te en küçük fiyat adımı demek. Yani bizim bildiğimiz anlamıyla, KADEME. Açılımı Point in Percentage. Bir diğer adı Tick. Fiyatın en sondaki basamağı. Bir scalper, girdiği işlemde 10-15 pips alsın, öpsün de başına koysun.

Scalping zaten, böyle böyle, günde belki 100-200-300 işlem yaparak, kumbara misali pips biriktirme işi. Ancak tabi, hani derler ya, aynı zamanda da, üzerine doğru gelen büyük bir silindir makinesinin önünden bozuk para toplamaya benzer. Ayağın kayarsa dümdüz olursun.

Her neyse, tabi o zamanlar Price Action nedir, fiyat nasıl hareket eder, supply-demand nedir, fiyat nasıl okunur bilmiyoruz. Komple indikatör. Ekranımı görmeniz lazım. Fiyat dışında her şey var.

Tabi o zamanlar Tradingview yok, Meta Trader 4 kullanıyoruz. Ama aşağı yukarı ekranım aşağıdaki gibi. Meta Trader kullanan bilir, o çok daha karmaşıktır. Aşağıdakinin daha karmaşığını hayal edin.

%title

Bazen çok iyi kazanıyorum, bazen çok feci kaybediyorum, bazen artı, bazen eksi kapatıyorum. Düşe kalka ilerliyoruz. Sanıyorum ki bu yol beni çok iyi bir yere çıkartacak. O inatla yolda yürümeye devam ediyorum.

Ancak bir gariplik var. Bu yolda sürekli aynı evleri, aynı ağaçları görüyorum. Yolda sürekli aynı insanlarla merhabalaşıyorum. Sürekli aynı kedi, aynı yerde uyuyor. Aynı evin penceresinden, aynı teyze uzanıyor. Aynı dayı, aynı yerde, aynı saatte, aynı çayı içiyor.

Fark ediyorum ki, ben hep aynı yolu gidiyorum. Yol bitiyor, dön baba dönelim en başa, yine aynı yolu yürüyorum. Bu sefer başka bir ayakkabıyla yürüyorum evet, başka bir indikatör keşfine çıkıyorum, ancak yol aynı, asfalt aynı, insanlar, kediler, evler aynı.

Seneca ile Tanışmam

Tam o sıralar olsa gerek, okuduğum bir kitapta Seneca diye bir filozofun, güzel bir cümlesine rastlıyorum. Seneca’yı o zamanlar az çok biliyorum, ancak derinlemesine hakim değilim. Seneca The Younger. Kendisi aşağıda. Stoizm savunucusu, çok çok önemli, büyük bir filozof.

%title

Beni felsefenin, stoizmin içine sokan, sonrasındaki araştırmalarımda da hayatıma çok yön katmış, çok derinlik katmış, çok önemli bulduğum düşüncelerle beni tanıştıran önemli düşünürlerden biri. Şöyle diyor:

“Until we have begun to go without them, we fail to realize how unnecessary many things are. We’ve been using them not because we needed them but because we had them.”

Dur kızma, Türkçesi de geldi, o da şöyle:

“Onları hayatımızdan çıkartana kadar kadar pek çok şeyin ne kadar gereksiz olduğunu fark edemiyoruz. Çoğunu ihtiyacımız olduğu için değil, elimizde olduğu için kullanıyoruz.”

Hocam? İnanılmaz vurucu.

Özellikle benim o yaşlarda, o zamanki teknolojilerin önümüze kolayca serpiştirdiği indikatörlerin arasında boğulmuş halime o kadar iyi geldi ki bu cümle, şu an anlatmam mümkün değil, o zamanki İbo’yu bulup, gözlemlemeniz lazımdı o aydınlanmayı.

Benim eskiden bir alışkanlığım vardı, şimdilerde kontrollü olarak azalttım ancak halen devam ettiriyorum. Şuydu: öğrendiğim her şeyi, “bunu kendi Trading kabiliyetime nasıl dahil edebilirim?” diye düşünüyordum. İşte bu cümle, büyük bir kırılma gerçekleştirdi bende.

Yıllardır ayrı ayakkabılarla yürüdüğüm aynı yolun aslında anlamsız olduğu o an kafama dank etti. Ben sadece ayakkabıları, yani indikatörleri değiştiriyordum. Ama yol aynıydı. Ayrı ayakkabılarla yürüdüğüm aynı yoldan bana yenilikler ve başarı getirmesini bekliyordum.

Ancak yol yanlıştı.

%title

Yanlış Yolu 100 Farklı Ayakkabıyla Yürümek Hatası

Yanlış bir yolu 100 tane farklı ayakkabıyla yürümenin hiçbir anlamı yoktu. Benim ayakkabıyı değil, yolu değiştirmem gerekiyordu. Önüme aldığım, her biri uzay tasarımı gibi ince ince tasarlanmış binlerce indikatörün bana yararı çok kısıtlıydı.

Bunların hepsini, “sadece ulaşabildiğim için”, “sadece elimin altında olduğu için” kullanıyordum. 500 tane indikatör, mutlaka biri beni başarıya ulaştıracak diye düşünüyordum. Ne büyük bir yanılgı.

Halbuki okuyup okuyup ilham aldığım eski Traderlarda fiyat ve hacim dışında hiçbir indikatör yoktu. Jesse Livermore cetvelle grafik çizerdi, Richard Wyckoff kendi bültenini daktiloyla yazıyordu. Nicolas Darvas, fiyatları telgrafla alıyordu. Ellerindeki tek data fiyattı.

Hepsi de başarıya bunlarla ulaşmıştı. Halbuki, şu an teknolojinin bizim önümüze sunduğu binlerce imkanla, trading’de başarı oranı artacağına, tam tersi, başarı oranı düşüyordu. Çünkü bunların hepsi, bizi doğru yere odaklanmaktan alıkoyan dikkat dağıtıcılardı.

Bana sadece fiyat ve hacim yeterliydi. Fiyatın grafik üzerindeki hareketlerini yorumlamam, fiyatı okumam, onu anlamlandırmaya çalışmam yeterliydi. Araya indikatör gibi bir tercüman koyacağıma, direkt fiyatın dilini öğrensem yeterliydi.

Ben bu basitliğe ulaşmaya çalışmak yerine, sadece imkanım olduğu için, bunun teknolojisine erişimim olduğu için, yani işi karmaşıklaştırmaya fırsatım olduğu için mevzuyu karmaşıklaştırmıştım.

Sadeliğe Ulaşmam

Seneca’nın bu sözünden sonra, mevzunun da üzerinde biraz düşündüm. O ara sık sık ziyaret ettiğim Trading forumlarında sorular sordum, bazı araştırmalar yaptım. “Naked Trading” diye bir şey keşfettiğimi hatırlıyorum.

Bir karınca gibi, bir tünele girdim, o tünel beni başka bir yere, o yer beni başka bir tünele götürdü. Derken Price Action ile tanıştım, sonrasında arzla, taleple tanıştım, hacimle tanıştım, klasik teknik analize ağırlık verdim. Mumları öğrendim, mumların dilini öğrendim.

Zamanla tüm indikatörleri grafiğimden attım, sadece fiyata kulak verdim, fiyatın grafik üzerindeki geçmiş hareketlerini anlamlı bölgelere ayırdım, bu bölgelerin arz-talep haritalarını çıkarttım, çizgiler çektim, hareketli ortamalar ve fibonacci ekledim.

Ve şu anki sadeliğe, basitliğe ulaştım. Seneca’nın bir sözünün Trading bakış açımın tam ortasına bomba gibi düşmesi benim Trading hayatımın dönüm noktalarından biri oldu. Ondan sonra rakamlarım düzelmeye başladı.

Trend Takipçiliğini ve Swing Trade’i öğrendim. Üstüne Trade Psikolojisi çalıştım. Hepsini sadelikle birleştirdim. Ve şu an, sadece Price Action ile işlem yapan bir Swing Trader/Trend Takipçisi olarak, yıllar önce sonuca ulaştım.

Yani, mevzunun aslında ayakkabı değil, yol olduğunu öğrenmiş oldum. 500 ayakkabı değiştireceğime, yolu değiştirdim. Başarı öyle geldi. Unutmayın, her başarının tarifi farklıdır, ben benimkini, size ilham olur diye paylaşıyorum.

Umarım yararını görürsünüz. Diğer tüm yazılarım için https://borsaninizinden.com ‘u, profesyonel trading eğitimlerim için https://borsaninizinden.com/atolye ‘yi ziyaret ediniz. Sıkılmadan dinlediyseniz, binlerce kez teşekkürler 🙂

Print Friendly, PDF & Email
Yazılarımı Aşağıdaki Butonları Kullanarak Arkadaşlarınızla Paylaşabilirsiniz:

Yazar: Borsanın İzinden

Diğer Yazıları

One Comment on “Price Action ve Lucius Annaeus Seneca”

  1. Elinize yüreğinize sağlık..istikrar ve azminize hayran olmamak elde değil..Eminim benim gibi birçokları sizin yazılarınızı okuyunca bu sefer bende yapacağım diyor ama o sebatı gösteremiyor.Yine de önümüzde böyle bir örnek olması umut verici..”dilerim sizi keşfeden genç arkadaşlar bu şansı iyi kullanır.”Selam ve saygılarımla…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir