Neden Trading’de En İyi Kaybeden, En Çok Kazanandır?

%title

Dostlar, merhabalar.

Bir arkadaşım var, hayatının her alanında en iyisi için, en mükemmeli için titizce, ince ince, üzerinde düşünerek çalışır, didinir, daha iyiye ulaşmaya çabalar.

Onun için engeller, geri adımlar, dinlenmeler kabul edilemezdir, mutlaka bir yolunu bulur ve devam eder. Elini attığı her alanda ciddi başarılara imza atar.

Kariyerinde hızlı yükseldi, hepimiz halen junior rollerdeyken bu arkadaşım global bir firmada bizim iki pozisyon üstümüze terfi aldı.

Tüm bu koşturmaca ve kariyer yarışı içerisinde kendi hobisine de zaman ayırabilecek kadar zaman yönetimi becerisi var, üstelik hobisini de baştan savma, alelade yapmıyor, o konuda da gayet ileride.

Hobisi gitar çalmak. Ancak öyle bir iki tıngırdatmaktan ziyade, besteler yapıyor, yarışmalara katılıyor, hatta ufaklıklara özel dersler verecek kadar da işi ilerletti.

Bunun üstüne, okuyor, izliyor, dinliyor, anlatıyor. Kendi kişisel gelişimine de kesinlikle mola vermiyor. Yaratabildiği her anı kendine katma değer yaratabilmek için harcıyor.

Özetle, hayatının her alanını bir winner gibi yönetiyor.

Çok takdir ediyorum, çok örnek alıyorum, çok seviniyorum kendisini görünce.

Şimdi size bu arkadaşımla ilgili bir hikaye anlatacağım.

Bu arkadaşım, ismi Melih olsun, geçmişte bir zaman, benden de cesaret alarak Trading yolculuğuna başladı. Olabildiğince destek verdim. Hem teknik, hem psikolojik konularda hep yanındaydım. Tüm öğrenme süreçlerimi kısaltıp ona aktardım, tecrübelerimi paylaştım.

Diğer alanlardaki başarısından dolayı, bu alanda da çok geçmeden sabit ve tatmin edici bir başarıya ulaşacağını düşünüyordum. Çok çalıştı, kitaplar okudu, demo hesaplar açtı, patlattı, tekrar açtı, kaldıracı, pozisyon büyüklüğünü öğrendi, trade psikolojisi tarafında kendini geliştirdi.

Kısa zamanda hızlı ve ciddi bir yol katetti.

Gel zaman, git zaman, bu işte 2 kazanıp 3-4 verdiğini, dip toplamda ise zarar ettiğini öğrendim. Pes etmemesini, devam etmesini, kayıpları kontrol edilebilir seviyede tutmasını, kontrollü başarısızlıklarla tecrübe kazanmasını salık verdim.

Beni dinledi, devam etti.

Ancak 6-7 ay sonra bir buluşmamızda, Trading’i bıraktığını, çünkü kaybetmeye, yanılmaya, yanlış yapmaya hiç tahammülü olmadığını, işin parasal değil manevi boyutunda tıkandığını, “stop olmanın”, “yanıldım” demekle aynı duyguyu hissettirdiğini ve bundan nefret ettiğini söyledi.

Hep dediğim mevzu şudur, biliyorsunuz: Trading işinde mutlaka kaybedeceksin, ancak iyi kaybedeceksin. Yani kaybı sınırlayacaksın, büyütmeyeceksin, kaybınla dost olacaksın, sinir-stres yapmayacaksın, yaşanan kayıpların trading’de doğal ve kaçınılmaz olduğunu kabul edeceksin.

İşte Melih, sürecin burasında tıkandı. Çünkü şu ana kadar el attığı her işi en başından en sonuna neredeyse mükemmel, hatasız, sorunsuz, sıkıntısız yapmıştı. Hiç mi tökezlemedi, elbet tökezledi, ancak o tökezlemeler, Trading tökezlemeleri gibi hem para hem de özgüven kaybettirici tökezlemeler değildi.

Gitar öğrenirken en kötü birkaç yanlış nota çıkartırsın, yanlış teknik öğrenirsin, akoru yanlış yaparsın vesaire. Bunun sana manevi olarak herhangi bir yükü yoktur, hızla düzeltirsin.

Veya kariyer yaparken bile, iş hayatında bile başarısızlığın faturası çok değildir, en fazla biraz moralin bozulur, devam edersin. Her ay paran yatar, prestijin kolay kolay yerlebir olmaz.

Ancak Trading mevzusunda bir hatalı karar sana hem para kaybettirir hem özgüven. Ünlü efsanevi trader Jesse Livermore’un bir sözü vardır ya, şöyle der:

Borsada yapılan hatalar insanı iki nazik yerinden vurur: cebinden ve gururundan. Bir borsacı hata yaptığını bile bile o hatayı yapabilir. Hatta bu hataları nasıl ve ne zaman yaptığını bilir ama NEDEN yaptığını asla anlayamaz.

İşte Melih aynı tuzağa düşmüştü. Kayıplarını bir türlü kabul edip, içselleştiremedi, mevzuyu arkada bırakıp önüne bakamadı, at gözlüğünü takıp sadece bir sonraki trade’e odaklanamadı.

Kayıplarıyla yaşadı, savaşı kaybetmiş hissetti, halbuki bu büyük savaşın içindeki küçük bir iki çatışmaydı. Kesinlikle ciddiye alınmaması gereken, en fazla ders alınıp bir sonraki çatışmaya odaklanılması gereken doğal süreçlerdi.

Trading’de En İyi Kaybeden, En Çok Kazanandır

Yabancı Traderların kitaplarını, röportajlarını, sosyal medya hesaplarından yazdıklarını okuyanlar belki denk gelmiştir, Tom Hougaard isimli bir Trader var. Trader Tom olarak da bilinir.

Onun yazdığı harika bir kitap var. Kitabın ismi: Best Loser Wins. Yani “en iyi kaybeden, kazanır”. Kitabın alt ismi de: Why Normal Thinking Never Wins the Trading Game. Yani, “normal bir düşünüş tarzı neden Trading konusunda başarıya ulaşamaz?”

%title

Bu kitabı okumayanlar için mutlaka öneririm, mevzunun “kayıp” kısmının normalliğini, onunla yaşanılması gerektiğini, trading macerasında ilerlerken bu tarz kayıpların mutlaka yaşanacağını, bunun dip toplamdaki performansı etkilememesi gerektiğini çok iyi anlatıyor.

Özetle, bir Trader’ın işi aslında “iyi kaybetmektir”. Kaybetmeyi anladık, peki “iyi kaybetmek” ne demek?

Bir kaybı “iyi” hale getirebilmemiz için iki temel şey yapmamız gerekiyor:

  1. Kaybı kesinlikle büyütmemek, onu kısa kesmek, kanamayı durdurmak (stop loss)
  2. Kaybın neden başımıza geldiğini analiz etmek ve bir daha tekrar başımıza gelmesini engellemek (journaling)

Kayıplar kaçınılmaz, ancak kayıplardan sonra bu iki şeyi yapmak da başarılı bir trading için olmazsa olmaz. Önce kaybı kabul edip, daha fazla kan kaybetmemek için yarayı kapatacağız. Stop olacağız. Sonra ise, bu kaybın normal bir süreçle mi yoksa yapılan yanlışlarla mı başımıza geldiğini araştıracağız.

Her şeyi doğru yaparak bile para kaybedebilirsiniz Trading’de, eğer tespitiniz “ben bunu bunu yaptım, ancak piyasa istediğim gibi gitmedi, her şey doğruydu ancak terazinin diğer tarafına bir fil oturdu, yapacak bir şey yok, para kaybettik” ise, sorun yok devam.

Ancak bir yanlış yaptıysanız, mesela girilmemesi gereken büyüklükte bir pozisyonla içeri girdiyseniz ve bu sizin psikolojinizi etkiliyorsa, veya erken davrandıysanız, veya her zaman işlem yaptığınız zaman diliminden farklı bir zaman diliminde işlem yaptıysanız, kapanışı beklemediyseniz vesaire. Bu hataları tespit edip, tekrar yaşanmaması için aksiyon almanız gerekiyor.

İşte, “en iyi kaybeden, kazanır” muhabbeti buna bağlanıyor. Bizim başarımızın katalizörü aslında kazanmalarımız değil, kaybetmelerimiz. Ortalamadan daha iyi kaybetmemiz lazım. “sürekli döner” diye diye kaybı büyütmek, kontrolü ona vermektir, bu da seni zayıf düşürür, bu tuzağa düşmemen gerekir.

Hani “winning more by losing less” cümlesi var ya, “az az kaybederek, çok büyük kazanacağız”. İşte anlatmaya çalıştığım felsefe bu. Hem az kaybedeceğiz, hem de bu az kaybımızdan alabileceğimiz en çok dersi alacağız.

Velhasılı, dev kazanacağız dostlar. Mücadeleye devam.

Print Friendly, PDF & Email
Yazılarımı Aşağıdaki Butonları Kullanarak Arkadaşlarınızla Paylaşabilirsiniz:

Yazar: Borsanın İzinden

Diğer Yazıları

One Comment on “Neden Trading’de En İyi Kaybeden, En Çok Kazanandır?”

  1. Güzel yazı hocam , Trader Tom’in kitabını yakında okurum , YouTube’ da 1-2 videosunu izledim , Forex/ Vadelide herhalde en başarılı trader ve bunun da en iyi nedeni Trade piskolojisini içselleştirmesi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir