Herkese merhaba. Ben İbrahim Babadağı. Borsanın İzinden BLOG’u ana teması Teknik Analiz olmak üzere, yan temalarla da zenginleştirmeye devam ediyoruz.
Bu yazıda size zorunlu karşılık oranı denilen terimi basitçe anlatmak ve finansal okuryazarlığınıza katkıda bulunmak istiyorum.
Zorunlu Karşılık Oranı Nedir?
Zorunlu karşılık oranı, mevduat kabul eden ticari bankaların elinde bulundurduğu bu mevduatların belirli bir kısmını, zorunlu olarak merkez bankasında tutmalarını gerektiren bir düzenlemedir. Bu oran, bir ekonomideki para arzını kontrol etmek ve bankacılık sisteminin istikrarını sağlamak için kullanılır.
Yatırımcılar için önemli olan bu oran, finansal piyasalarda likidite koşullarını ve dolayısıyla piyasadaki fırsatları doğrudan etkileyebilir. Yatırım stratejisi geliştirilirken, zorunlu karşılık oranlarının ekonomi üzerindeki etkisi göz önünde bulundurulmalıdır.
Zorunlu Karşılık Oranı
Zorunlu karşılık oranı, merkez bankaları tarafından belirlenir ve bankaların toplam mevduatlarının belirli bir yüzdesini merkez bankasında tutmalarını zorunlu kılar. Bu, bankaların kredi verme kapasitelerini sınırlar ve dolayısıyla piyasadaki likiditeyi azaltır. Bankalar, bu zorunlu karşılıkları likit varlıklar olarak merkez bankasında tutar. Bu mekanizma, özellikle enflasyonu kontrol etmek ve finansal sistemdeki riski azaltmak için kullanılır.
Zorunlu Karşılık Oranı Hangi Amaçla Uygulanır?
Zorunlu karşılık oranının temel amacı, para arzını düzenleyerek ekonomik istikrarı sağlamaktır. Merkez bankaları, bu oranı artırarak bankaların kredi verme kapasitesini sınırlar ve dolayısıyla ekonomideki para miktarını kontrol altında tutar. Aksine, zorunlu karşılık oranını düşürerek bankaların daha fazla kredi vermesini teşvik edebilirler, bu da piyasalarda likiditeyi artırarak ekonomik büyümeyi destekler.
Türkiye’de Zorunlu Karşılık Uygulamasının Detayları ve Tarihçesi
Zorunlu karşılık uygulaması, dünya genelinde merkez bankalarının sıkça kullandığı bir para politikası aracıdır. Türkiye’de de Cumhuriyet döneminden itibaren uygulanmaya başlanmış olup, zamanla ekonomik koşullara göre bu oranlar değiştirilmiştir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), ekonomik büyüme, enflasyon ve dış ticaret dengesine bağlı olarak zorunlu karşılık oranlarını düzenlemekte, likiditeyi yönetmektedir. 2000’li yılların başında yaşanan finansal krizlerden sonra bu oranlarda daha dikkatli düzenlemeler yapılmaya başlanmıştır.
Zorunlu Karşılık Oranının Para Arzına Etkileri
Zorunlu karşılık oranı, doğrudan para arzı üzerinde etkili bir araçtır. Bu oran yükseltildiğinde bankaların rezervde daha fazla para tutması gerektiğinden, piyasaya kredi olarak sunulan para miktarı azalır. Bu da para arzının daralmasına neden olur ve genellikle enflasyonu düşürmeye yönelik bir adımdır. Öte yandan, zorunlu karşılık oranı düşürüldüğünde bankalar daha fazla kredi verebilir, bu da para arzını genişletir. Para arzının genişlemesi ekonomik büyümeyi teşvik edebilir ancak enflasyonist baskıları da artırabilir.
Para Arzı ve Borsa Arasındaki İlişki
Para arzındaki değişiklikler, hisse senedi piyasalarını doğrudan etkileyebilir. Para arzının artması, yatırımcıların daha fazla likiditeye sahip olmasına neden olarak borsadaki talebi artırabilir ve hisse fiyatlarının yükselmesine katkıda bulunabilir.
Örneğin, merkez bankasının zorunlu karşılık oranını düşürmesi durumunda, piyasada daha fazla nakit bulunabilir, bu da hisse senetlerine olan talebi artırabilir. Aynı şekilde, para arzının daralması borsadaki fiyatları aşağı çekebilir, çünkü yatırımcılar daha az likiditeye sahip olur. Bu ilişki, kısa vadeli fiyat hareketlerinde önemli bir rol oynar ve yatırımcıların stratejilerini buna göre ayarlamaları gerekebilir.
Ülkelere Göre Zorunlu Karşılık Oranları Nelerdir?
Dünya genelinde zorunlu karşılık oranları, ekonomik koşullara ve merkez bankalarının politikalarına göre farklılık göstermektedir. Gelişmiş ülkelerde bu oranlar genellikle daha düşüktür çünkü bankacılık sistemleri daha güçlüdür ve likidite yönetimi daha esnektir. Gelişmekte olan ülkelerde ise merkez bankaları finansal istikrarı sağlamak amacıyla daha yüksek zorunlu karşılık oranları belirleyebilirler. Örneğin, ABD Merkez Bankası (Fed) düşük zorunlu karşılık oranlarına sahipken, Türkiye’de bu oran daha yüksek olabilir. Güncel verilere göre ülkelerin belirlediği zorunlu karşılık oranları şu şekilde sıralanıyor:
Ülke | Zorunlu Karşılık Oranı (%) |
---|---|
Avustralya | 0.00 |
Kanada | 0.00 |
İsveç | 0.00 |
Euro Bölgesi | 1.00 |
Çekya | 2.00 |
Macaristan | 2.00 |
İsviçre | 2.50 |
Polonya | 3.50 |
Rusya | 4.00 |
Bangladeş | 6.00 |
Türkiye | 10.50 |
Zambiya | 8.00 |
Bulgaristan | 10.00 |
Hırvatistan | 14.00 |
Brezilya | 20.00 |
Çin | 20.50 |
Zorunlu Karşılık Oranının Düşürülmesi ve Yükseltilmesinin Olası Etkileri
Zorunlu karşılık oranının düşürülmesi, bankaların daha fazla kredi vermesine imkân tanır ve piyasada likiditeyi artırır. Bu durum ekonomik büyümeyi teşvik edebilir ancak enflasyonist baskılar yaratabilir. Aksine, zorunlu karşılık oranının artırılması, para arzını kısıtlayarak enflasyonu düşürebilir ancak ekonomik büyümeyi de yavaşlatabilir. Yatırımcılar, bu değişikliklerin piyasalar üzerindeki etkilerini yakından takip etmeli ve stratejilerini buna göre şekillendirmelidir.
Zorunlu Karşılık Oranı Ne Sıklıkla Değiştiriliyor? Standart Bir Periyot Var Mı?
Zorunlu karşılık oranları, ekonomik koşullara bağlı olarak merkez bankaları tarafından periyodik olarak gözden geçirilir. Ancak bu oranların değişim sıklığı, sabit bir periyoda bağlı değildir. Merkez bankaları, enflasyon, büyüme ve döviz kuru gibi makroekonomik göstergelere göre bu oranları revize edebilir. Türkiye’de TCMB, zorunlu karşılık oranlarını sıkça değiştirerek finansal sistemdeki dengesizlikleri gidermeye çalışmaktadır.
Umarım bu açıklama zorunlu karşılık konusundaki bilgi eksikliğinizi gidermiş, kafa karışıklığını bitirmiştir. Buraya kadar okuyan herkese teşekkürler, selamlar.
Kaleminize sağlık hocam. Bankalar Merkez Bankasında tutulan zorunlu karşılık için nema alıyor mu hocam.