Herkese merhaba.
Borsanın İzinden BLOG’da bugünkü yazımızın konusu resesyon olacak. Sizlere resesyonun ne olduğunu, resesyon dönemlerinde borsaların bu durumdan nasıl etkilendiğini, resesyon dönemlerinde nasıl trade edilmesi gerektiğini kısaca anlatacağım.
Hazırsanız başlayalım.
Resesyon Nedir?
Resesyon dediğimiz şey, herhangi bir ekonomide genel olarak üretim, alışveriş, gelir, istihdam ve ticaret gibi temel ekonomik faaliyetlerin belirgin bir şekilde düşüş göstermesi durumunun adıdır.
Bu düşüş genellikle kolay kolay gelmez, çünkü tüm dünya ekonomileri büyüme odaklıdır ve nüfus artışı, talep artışı gibi temel konulardan dolayı ekonomiler de büyümeye meyillidir. Ancak resesyon geldiğinde, ülke resesyona girdiğinde bu durum en az iki çeyrek boyunca sürer.
Resesyon, aynı zamanda ekonomideki büyüme hızının yavaşlaması veya durması anlamına gelir. Bu dönemde işletmeler, tüketiciler ve yatırımcılar arasında güven kaybı yaşanır ve harcamalar azalır. İstihdam düşer, iflaslar artar.
Resesyon Dönemlerinde Borsa
Ekonomik dalgalanmalar ve resesyon haliyle şirketlerin işlerini kötüleştirir çünkü resesyon sonucu tüketim, alışveriş ve ticaret düşer. Bu da şirketlerin bilançolarında bozukluk olarak ortaya çıkar.
Bu borsada yatırım yapanlar ve trade edenler için hem fırsatlar hem de riskler doğurur.
Fırsat olarak baktığımızda, normalde işleri çok iyi olan ve krizleri hızlıca atlatma kapasitesi olan şirketlerin borsadaki fiyatları resesyon dönemlerinde geçici olarak çok düşer ve bu da iyi bir alım fırsatı sunar.
Riskler olarak baktığımızda ise eğer borsada herhangi bir şirketin hissesine yeni yatırım yapmak isterseniz, resesyon öncesi fiyatları tekrar görebilmesi için uzun süre beklemeniz gerekebilir. Ek olarak, resesyonun ekonomik tahribatı şirketlerde kalıcı zararlar bırakabilir, işleri kalıcı olarak bozabilir.
Resesyon Nasıl Anlaşılır? Bir Göstergesi Var Mıdır?
Resesyonu tespit etmek için kullanılan çeşitli ekonomik göstergeler vardır. En yaygın kullanılan göstergeler arasında şunlar vardır:
- Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYİH): İki ardışık çeyrek boyunca negatif büyüme göstermesi, resesyonun temel işareti olarak kabul edilir.
- İşsizlik Oranları: Resesyon dönemlerinde işsizlik oranlarında artış gözlemlenir.
- Sanayi Üretimi: Azalan sanayi üretimi, ekonominin yavaşladığını gösterir.
- Tüketici Güveni: Tüketici harcamaları ve güven endeksleri, resesyonun varlığını gösteren diğer önemli göstergelerdir.
Ekonomiler Neden Resesyona Girer?
Bir ekonominin resesyona girmesinin birçok nedeni olabilir. Onlardan bazıları şöyledir:
- Talep Şoku: Tüketici harcamalarının ani bir şekilde düşmesi.
- Arz Şoku: Üretim maliyetlerinde ani artışlar (örneğin, enerji fiyatlarındaki yükseliş) nedeniyle üretim faaliyetlerinin yavaşlaması.
- Para Politikası: Merkez bankalarının faiz oranlarını artırması, borçlanma maliyetlerini yükselterek ekonomik aktiviteyi yavaşlatabilir.
- Finansal Krizler: Bankacılık sektöründeki sorunlar, kredi akışını engelleyerek ekonomik büyümeyi olumsuz etkileyebilir.
- Kötü Yönetim: Ülkelerin hükümetlerinin rasyonaliteden, gerçeklikten ve evrensel değerlerden kopması sonucu oluşan kötü yönetim, ülkenin temel ekonomik verilerini etkileyebilir.
Resesyon Olursa Ne Olur?
Resesyon dönemlerinde ekonomide genel bir durgunluk yaşanır ve bu durgunluk aşağıdaki olaylara sebep olabilir.
- İşsizlik Artar: Şirketler, azalan talep nedeniyle maliyetleri düşürmek için çalışanlarını işten çıkarabilir.
- Tüketici Harcamaları Azalır: Tüketiciler, ekonomik belirsizlik nedeniyle harcamalarını kısar.
- Yatırımlar Düşer: İş dünyası, belirsizlik ve talep düşüşü nedeniyle yeni yatırımlarını erteler veya iptal eder.
- Borsalar Dalgalanır: Resesyon dönemlerinde borsalar genellikle volatil olur; hisse senetlerinin değerleri düşebilir.
Resesyon Hisse Senetlerini Nasıl Etkiler?
Resesyon, hisse senetleri üzerinde genellikle olumsuz bir etki yapar. Şirketlerin kâr marjları daraldıkça ve ekonomik faaliyet yavaşladıkça hisse fiyatları düşebilir. Özellikle tüketim malları, lüks ürünler ve inşaat gibi döngüsel sektörlerde faaliyet gösteren şirketler, resesyonlardan daha fazla etkilenir. Ancak, sağlık hizmetleri, temel tüketim malları ve kamu hizmetleri gibi daha defansif sektörler, resesyon dönemlerinde daha dayanıklı olabilir.
Resesyon dönemlerinde işleri normalde çok iyi olan, kurumsal, geçmişi güçlü, iş kolu büyümeye müsait, rekabetçi şirketler çok uygun fiyatlara düşebilir. Bu dönemlerde yatırımcılar toplu alımlar gerçekleştirebilir.
Resesyon Dönemlerinde Borsada Trade Etmek
Resesyon dönemlerinde borsada trade yapmak zorlu bir süreç olabilir. Volatilitenin yüksek olduğu bu dönemlerde kısa vadeli fiyat hareketlerinden faydalanmak isteyen yatırımcılar için fırsatlar olabilir. Ancak, riskler de aynı oranda artar. Stop-loss emirleri kullanmak ve risk yönetimine dikkat etmek, bu süreçte önem kazanır.
Resesyon dönemleri fiyatların genelde yeni düşük dipler ve yeni düşük tepeler şeklinde aşağı doğru süzüldüğü ya da yatay bir konsolidasyon alanında testere yaptığı dönemlerdir.
Dolayısıyla bu dönemlerde short ağırlıklı veya range trading tarzı aşağıda al, yukarıda sat tarzı kısa vadeli trade’ler denenebilir.
Ya da düşüşlerin tepkilerine LONG işlem veya spot alım yapılabilir. Ancak resesyon dönemlerinde fiyatlar yukarı doğru kalıcı bir ralli ortaya koyamaz, dolayısıyla her yükseliş bir satış fırsatıdır. Bu dönemlerde özellikle yukarı yönlü trade’lerde risk yönetimi ve stoplar hayati önem taşımaktadır.
Resesyonda Alternatif Yatırım Stratejileri
Resesyon dönemlerinde yatırımcılar, portföylerini çeşitlendirmek ve riskleri azaltmak amacıyla alternatif yatırım stratejilerine yönelebilirler:
- Defansif Hisselere Yatırım: Sağlık, gıda ve kamu hizmetleri gibi defansif sektörlerde faaliyet gösteren şirketlerin hisse senetleri, resesyon dönemlerinde daha istikrarlı performans gösterebilir.
- Tahvil ve Altın: Devlet tahvilleri ve altın gibi güvenli liman varlıkları, belirsizlik dönemlerinde portföyü korumaya yardımcı olabilir.
- Likiditeyi Artırmak: Nakit pozisyonlarını artırmak, piyasalardaki belirsizlik karşısında esnekliği artırabilir.
Resesyonu Hissederek Pozisyon Almak
Resesyon göstergelerini takip etmek ve bu göstergeler doğrultusunda pozisyon almak, yatırımcılar için önemli bir strateji olabilir. Örneğin, makroekonomik verilerde bozulma belirtileri görüldüğünde daha defansif bir portföy yapısına geçmek veya nakit pozisyonları artırmak mantıklı olabilir. Portföyün bu şekilde proaktif yönetimi her türlü riskin ve rüzgarın arasında enflasyon üstü reel büyüme getirebilir.
Okuduğunuz için teşekkürler, blogumuzdaki diğer başlıkları da mutlaka inceleyin.