Borsa’da Gerektiğinde Dışarıda Kalabilmenin 2 Yolu

%title

Herkese merhaba. Fark ettiyseniz, internet çağıyla büyüyen sosyal medya dünyasında çoğumuz hep bir gösteriş rekabeti içerisindeyiz. Tüm günümüz çok kötü de geçse, instagramda o tüm günde iyi geçen 5 dakikanın mutluluk dolu storylerini paylaşan onlarca kişi var. İçerisinde bulunduğumuz tüm dijital ortamlardan da sürekli bir içerik akışı var bize doğru. Herkes bir şeyler paylaşıyor, kimisi harika bir yerde tatil yapmış, kimisi süper bir yemek yiyor, kimisi harika bir doğum günü kutluyor, kimisi de borsa’da, kriptoda tek bir trade işleminden onbinler kazanmış. Peki ya biz? Biz evde kös kös oturuyoruz.

Halbuki, evde kös kös oturma oranımız belki dünya standartlarının çok altında, yani hayatımızı belki standartların üstünde bir kalitede değerlendirebiliyoruz, ancak o anki psikolojik durumumuz ve dışarıdan içeriye akan bilgi akışı, bizi yetersiz, başarısız ve sıkıntılı hissettiriyor.

İşte, belki bir kısmınızın bileceği gibi, buna fear of missing out, yani FOMO diyorlar. Yapılan bir araştırmaya göre yeni kuşağın hemen hemen %70’i FOMO’dan şikayetçi ve kendini çoğu zaman yetersiz ve geride hissediyor. Bu FOMO denen illet, bizi Trading ve Borsa – Kripto işinde de çok sert bir şekilde yakalıyor ve eğer onunla mücadele etmeyi öğrenemezsek, bizi daha da başarısız ve kötü bir trader yapıyor. Çünkü her defasında senin dışında herkes çok iyi pozisyondaymış gibi hissediyorsun. Böylece en tepede alıp, en dipte satıyorsun.

Trade Psikolojisinde ve Borsada Coşkuyla Almanın ve Korkuyla Satmanın Anlatıldığı Grafik

Borsada İşlem Yaparken Psikolojiyi Kandırmak

Herkes borsada para kazanıyor, sen kazanamıyorsun. Herkes temettü emeklisi, sen değilsin. Herkes düştüğü her yerden hisse topluyor, sende para yok. Herkes hisselerde tavan tavan serisi yakalıyor, sen zarardasın. Neden böyle? Çünkü tüm sistem senin bunu düşünmen üzerine tasarlanmış.

Herkes en iyi pozisyonlarını paylaşıyor, Twitter höstadları her yükselen hissenin içindeler, aracı kurumlar hep en başarılı müşterilerini anlatıyorlar, raporlar hep yukarı hedef veriyor, dahil olduğun telegram grubunda herkes zengin.

Halbuki, bu işler hiç böyle değil. Bu işlerin böyle olmadığını ancak bu işlerin içerisinde yeterince zaman harcarsan anlayabiliyorsun. Burada da şöyle bir sıkıntı oluşuyor: bu işlerin böyle olmadığını anlamaya trade ömrün yetmiyor. Bu hissiyatın sende yarattığı acelecilik çoğu zaman iyi düşünülmemiş, olasılıkları yeterince hesaplanmamış kötü pozisyonlar aldırıyor sana ve BOM, patlıyorsun. Patladıkça moralin bozuluyor, keyfin kaçıyor, çünkü yine geride kaldığını düşünüyorsun.

Özetle, bu FOMO denen illet, seni hep sahanın içinde tutmaya çalışıyor. “yahu yoruldum” diyemiyorsun, “biraz dinleneyim, geri geleceğim” diyemiyorsun, “sahanın yapısı bana uygun değil, bu sahada oynamam” diyemiyorsun. Sürekli içeride olman gerek yoksa herkes zengin oluyor, herkes aya çıkmış, herkes Miami’de tatilde. Eğer dışarıda olursan çok geride kalırsın, para kazanamazsın, onlarla yarışamazsın. Koş dostum koş, hemen o pozisyonu aç ve hemen borsadan para kazanmaya başla.

E tabi, kazın ayağı da böyle değil. Sen bu duygular içerisinde açtığın çoğu pozisyondan para kaybediyorsun. Demek ki bu mevzuda yolunda gitmeyen bir şeyler var. Nedir onlar? Sen şartlar sana uygun olmadığında dışarıda kalmayı beceremiyorsun.

Peki ya Çözüm?

Tekrar yazıyorum, sen olasılıklar senin lehine OLMADIĞINDA dışarıda kalmayı BECEREMİYORSUN. Bu seni kötü bir trader yapar, kötü traderlar para kaybeder. Senin para kaybetmemen için iki yol var.

Ya dışarıda kalmayı BECERECEKSİN ya da içerideyken yediğin yumruğun gücünü hafifleteceksin. Dışarıda kalmayı beceriyorsan zaten bir sorun gözükmüyor, harika bir özellik bu, bunu becerebilen her 100 kişiden yalnızca 4-5 kişidir ve biri de sensin, tebrikler. Ancak “ne yaparsam yapayım dışarıda kalamıyorum, mutlaka elim o al tuşuna gidiyor” diyorsan sana bir iki önerim var. En önemli önerim, paper trading dedikleri, kağıt üzerinde işlem yapmak. Bu herkeste işe yaramayabilir ama bende garip bir şekilde işe yarıyor. Eğer “illa içeride olmak istiyorsam” ancak şartların da benim lehime olmadığını, kazanç olasılığımın düşük olduğunu biliyorsam, oluşturduğum excel günlüğüne sanki o pozisyonu almışım gibi giriş yapıyorum.

Yanına “paper trade” diye not alıyorum ki ilerideki hesaplamalarımı bozmasın. Böylece o işlemi gerçekten de almış gibi kendimi avutabiliyorum. Bu tarz işlemler çoğu zaman zararla sonuçlandığı için de, ileride bakıp “iyi ki gerçek pozisyon açmamışım” diyorum ve seviniyorum. Eğer bu paper trade pozisyonum olumlu sonuçlandıysa da, “bak para kazanamadım ama analizim doğruymuş” deyip seviniyorum. Her türlü win-win mevzu yani, benim için. Ancak aramızda bazı şanssızlar var.

Bu şanssızlar bu paper trade ile kendi psikolojilerini kandıramayan şanssızlar. Muhtemelen içlerindeki o ses, “abi bırak paper trade’i, beni kandırma, ya bu işlem olumlu sonuçlanırsa, ya deli gibi kazanırsan, çıkar parayı yatır şu pozisyona, hadi!” diyor. İşte bu sesi susturmak için de, normalde bir işlem için ayırdığınız paranın belki 10’da 1’ini ayırıp bu işleme bu parayı yatırın. Yani, gerçekten de o işlemi alın ancak işler ters gittiğinde aldığınız darbe sinek ısırığı kadar kalsın.

Böylece en azından psikolojinizi bir şekilde kandırabilir ve onu daha iyi yönetebilir hale gelebilirsiniz. Yani aslında içinizdeki canavara bir et atıyorsunuz, ha bu etle o doyar veya doymaz, onu bilemem.

Bu iki öneri çok basit öneriler gibi gelecektir belki kulağa, “ya hocam, anlata anlata paper trade veya düşük pozisyon büyüklüğü mü anlattın” diyeceksiniz belki ama, madem bu kadar basit, siz neden bu senaryoda sürekli para kaybediyorsunuz?

Para kaybediyorsunuz çünkü kendinize ve psikolojinize sözünüz geçmiyor. Psikolojiniz sizi dinlemiyor, onu yönetemiyorsunuz. O zaman, yönetemediğiniz şeye en azından bir sınır çizin ve o sınırda takılmasını sağlayın.

Kolay gibi gelmesin kulağa, bunu denediğinizde göreceksiniz ki psikolojiniz bunları dahi yetersiz bulacak ve “daha çok para koy bak yükseliyor, herkes para kazandı, saf olma, deli para var bu işin sonunda” diyecek. Ona kanıp kanmama, onu yönetip yönetememe veya ona çizdiğiniz sınırın dışında onu çıkarmama mevzuları ise ayrı ayrı birer yetkinliktir ve sizi diğer amatörlerden ayıran (veya ayırmayan) başlıklardır. Umarım bu güce sahip olabilirsiniz.

Bitirmeden önce, FOMO ile ilgili yazdığım bir başka yazının linkini de aşağı bırakıyorum:

Ayrıca İngilizceniz varsa, Wikipedia’nın da FOMO ile ilgili çok çok iyi bir içeriği var, ona da bir göz gezdirin:

Herkese selamlar, bol kazançlar, hayat aceleye gelmediği gibi, bir trade kasasının büyümesi de aceleye gelmez. One step at a time. Yavaş yürüyene kimse çelme takamaz. Görüşmek üzere.

Yazılarımı Aşağıdaki Butonları Kullanarak Arkadaşlarınızla Paylaşabilirsiniz:

Yazar: Ibrahim Babadagi

Diğer Yazıları

2 Comments on “Borsa’da Gerektiğinde Dışarıda Kalabilmenin 2 Yolu”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir