Uzun zaman sonra, borsa ile ilgili yeni bir yazıda yine beraberiz. Bu sefer çok mutlu, çok enerjik, çok coşkulu değiliz, içimiz biraz buruk. Ne yazık ki, 6 Şubat 2023’te Türkiye, tarihinin en büyük depremlerinden biriyle sarsıldı, çok büyük enkazlar gördük, çok büyük kayıplar yaşadık. Çok üzüldük, ağladık, duygulandık.
Bu yazıyı yazdığım an itibariyle ölü sayımız 40bin’i geçti. Hala binlerce enkaz duruyor, binlerce kişiden haber alınamıyor. Kayıp sayımız ne yazık ki daha da artacak.
Tüm bu yaşananlara tanık olup da mutlu olabilmek, mutlu kalabilmek mümkün mü?
İçimize oturan bu fili unutup, görmezden gelip analiz yapmak, trade etmek, yazı yazmak mümkün mü?
Hiçbiri mümkün değil, mümkün olmadı.
Ben de, hepimiz gibi, bir süre yas tuttum, içime kapandım, sorguladım, üretmeyi durdurdum. Borsa konuşamadım, analiz yapamadım, paylaşımlarım aksadı, yazı yazamadım.
Ancak, güneşin ne olursa olsun doğmak gibi bir alışkanlığı var, binlerce yıldır hiç bıkmadan, hiç usanmadan, dakika bile gecikmeden, saati gelince doğuyor. Yani, hayat devam ediyor.
O zaman, biz de devam etmek zorundayız. Belki üzgün, belki durgun, belki mutsuz ama o adımı atmak zorundayız, atıyoruz da.
Belirtmem gerekir ki, bu tarihi doğal afeti yaşayan Türkiye’nin kurumları, ne yazık ki hiç profesyonel davranamadı. Borsanın kapanması gerekiyordu, kapatmadılar. Depremzedelerin borsa açıkken oluşan mağduriyeti giderilmeliydi, gidermediler. Her şey olup bitince, gecikmiş bir kapatma geldi, ancak hiçbir yaraya merhem olmadı. Sonra çeşitli önlemlerle borsayı açıp, suni bir yükselme sağladılar, endeks deprem öncesi kapanış fiyatını gördü, “sorun çözüldü” sandılar.
Bu tarz amatör yaklaşımlar, çok fazla kişiyi borsadan soğuttu, borsaya küstürdü.
İlk günlerde bu keyifsizliğin, borsaya karşı oluşacak bir soğuma/uzaklaşma etkisine dönüşmesini anlayabiliyorum ancak bazı kişilerde bu tepki gittikçe büyüdü ve borsaya küsme, borsadan çıkma, borsadan uzaklaşma aksiyonuna döndü.
İnsanlar tüm paralarını Borsa İstanbul’dan çekip yurt dışına götüreceğini söyler hale geldiler. Borsa yatırımlarını durduracaklarını paylaştılar forumlarda, gruplarda. “böyle borsa mı olur?” şikayetleri arşa çıktı.
Belli bir süre sonra, bu hareketlerin toplulukta birbirini besleyerek tepkiyi büyüttüğünü ve kişilerin aşırı duygusal kararlar vermeye meylettiğini görüyorum. Bu durumu sağlıksız buluyorum.
Borsaya Küsülür mü?
Öncelikle, başlıkta sorduğum soruya kendim cevap vereyim: BORSAYA KÜSÜLMEZ.
Finansal piyasalar tamamen arz ve talep ile oluşan fiyat dalgalanmalarından ibarettir. Bazen, çeşitli müdahalelerle terazinin talep tarafı, bazen de arz tarafı ağır basar. Bazen sağlıksız fiyat hareketleri olur, bazen fiyat hareketlerine kimse anlam veremez. Ancak bu eşyanın tabiatı gereğidir.
Biz bu fiyat hareketlerinden faydalanmak yerine, bu fiyat hareketlerinin oluşturduğu ortama küsersek, önümüze serilmiş binlerce fırsatı yine kaçırır hale geliriz. İyi veya kötü, bu arz ve talep dalgası, fiyatları oynatabildiği için, önümüze onlarca fırsat sunuyor. Bizim başka hiçbir şeyin etkisi altında kalmadan, temiz bir kafayla, fayda sağlayacak fiyat hareketleri bulmamız gerekiyor.
Üstelik, Borsa İstanbul’a küsüp bu parayı başka bir borsaya götürmek de soruna çözüm olmuyor çünkü diğer borsaların da en az Borsa İstanbul kadar sıkıntıları mevcut. Tek günde %50 düşen hisseler, çok iyi bilançoya çok kötü tepkiler veren şirketler, en ufak bir haberi sanki kıyamet kopmuşçasına fiyatlayan tahtalar.
Yüksek volatilite, yüksek oranlı feyk hareketler, gölgeler, manipülasyon.
Şunu kabul etmek, bu dünyadaki bu adaletsizlikle mücadele etmemizde bize yardımcı olacaktır: finansal piyasalar kirli piyasalardır çünkü işin içinde gelir maksimizasyonu vardır. Yani, bu piyasalara giren kişi direkt olarak “parasını çoğaltmak” amacıyla girer. Bu da yapılabilecek çoğu şeyi meşrulaştırır. Yani burada çok fazla “etik” beklemek sağlıklı değildir, sizi amacınızdan saptırır.
Siz bu dünyada kendi hareketlerinizde kusursuz bir etik anlayış benimsemiş olabilirsiniz ancak piyasanın diğer oyuncularından bunu beklemek en hafif tabiriyle “naiflik”tir.
Burada kirli oyuncular, kirli hareketler, tuzaklar, çukurlar vardır. Biz akıllı parayı takip eden retail traderlar olarak, “bunlara hiç düşmeyeceğiz” diyemeyiz. Mutlaka düşeceğiz. Ancak düştüğümüzde ağlamak ve ağlamamak kararı bizi diğerlerinden ayıran şey olacak.
Eğer ağlayıp, borsaya küsüp de parayı diğer başka marketlerde değerlendirmeyi seçerseniz, Borsa İstanbul’un ve bu konjonktürün size sağlamış olduğu ve ileride sağlayacağı kolay parayı göz ardı edersiniz.
Kolay Para derken? Diye sorabilirsiniz. Hemen açıklayayım. Türkiye, şu an hem hükümetin borsayı yükseltmekten başka çaresi olmadığı için, hem zaten enflasyonist ortamın talebi sürekli canlı tutmasından hem de başka birkaç sebepten dolayı, borsalar arasında en kolay para kazanılabilen borsa. Ve bir süre daha böyle olacak.
Eğer küsüp giderseniz, böyle bir marketten de uzak kalmış olursunuz. Paranızı ise daha zor, daha volatil, daha tuzaklı, daha acımasız diğer piyasalara yem edersiniz.
Özetin özeti, finansal piyasalardan para kazanmak amacında olan hiç kimse, finansal piyasaların herhangi bir marketine küsemez. Öyle bir lüksü yoktur. O dükkan açılacaktır, o hazırlık yapılacaktır, o para kazanılacaktır.
Belki biraz ara verebilirsiniz, kafayı toplayıp geri gelebilirsiniz, ama küsmek bizim gibi profesyonellere yakışmaz.
Mücadeleye devam.
İbrahim Bey yazınız için teşekkürler çok faydalanıyoruz vallahi. Sizin aynı bu düşüncelerinizle alakalı olarak Deprem ve Ekonomi bağlantısı ve bunların Konjonktürle ilişkisine dair güzel bir yazı denk gelmişti geçen hafta sizin için linki aşağıda paylaşıyorum.
https://medium.com/türkiye/aegeanocturne-yıllar-sonra-yazdı-2023-deprem-felaketi-niçin-gerçekleşti-6057265585c8